2.Hukuki İşlem (Sözleşme)

İÇİNDEKİLER

I. BİR HUKUKİ İŞLEM TÜRÜ OLARAK SÖZLEŞME

II. SÖZLEŞMENİN KURULUŞUNA YÖNELİK İRADE AÇIKLAMALARI

III. SÖZLEŞMENİN KURULDUĞU VE HÜKÜM DOĞURDUĞU AN

4 / 13
ÖZET (TÜRKÇE)

Buhaftaki dersimizde günlük hayatta sıklıkla karşımıza çıkan ve bir borç kaynağı olan
sözleşme ilişkisinin kuruluşuna yönelik esasları ele alacağız. Bu kapsamda sözleşmenin
kuruluşu için gerekli irade açıklamaları olan öneri ve kabul beyanına ilişkin kurallar ile
sözleşmenin hangi anda kurulmuş olacağı ve yine hangi anda hüküm ve sonuçlarını
doğuracağını göreceğiz.

5 / 13
I. BİR HUKUKİ İŞLEM TÜRÜ OLARAK SÖZLEŞME

Hukuki işlem, hukukun işlemi yapanın arzusuna uygun hukuki sonuç bağladığı irade
beyanıdır. Sözleşmeler iki taraflı hukuki işlemlerdir. İki taraf arasında karşılıklı ve birbirine
uygun irade beyanlarıyla kurulur ve borç ilişkisinin en önemli kaynağını oluştururlar. Şirket
veya miras taksim sözleşmesi gibi bazı sözleşmeler istisnaen ikiden çok taraflı olabilir.

Sözleşmeler en yaygın borç kaynağıdır. Ancak bazı hallerde taraflar arasında sözleşme
olmasa da, dürüstlük kuralından hareketle bazı ilişkilere sözleşme niteliği verilerek, sözleşme
benzeri olarak borç kaynağı oluşturulabilir. Bu ilişkilerden en önemlisi, sözleşme
müzakerelerinde kusurlu davranıştır (culpa in contra hendo). Burada borç ilişkisi dürüstlük
kuralından doğduğu için, tarafların sözleşme görüşmesi amacıyla ilişki kurmaları yeterlidir.
Sonradan bu sözleşmeyi yapmaktan vazgeçmeleri veya sözleşmenin geçersiz olması
sorumluluğun borca aykırılığa dayanmasını önlemez.

II. SÖZLEŞMENİN KURULUŞUNA YÖNELİK İRADE AÇIKLAMALARI

1. Öneri

Öneri, bir sözleşmenin kurulması için gerekli olan irade beyanlarından zaman itibariyle, önce
yapılanıdır. Öneriyi mutlaka alacaklının yapması gibi bir kural yoktur, borç altına girmek
isteyen kişi de yapabilir.
* Öneri, yönetilmesi gerekli bir irade beyanı ile yapılır. Bunun tek bir şahsa yönelik
olması gibi bir kural yoktur. Öneri, birden çok şahsa da yönlendirilebilir. Bir mala fiyat
yazarak teşhir etmek bu şekilde birden çok kişiye yapılan bir öneridir.
* Öneri, kurulmak istenen sözleşmenin bütün esaslı unsurlarını içermelidir. Bunlar
olmadan yapılan teklif öneri değil, öneriye davettir. Bir irade beyanının öneri mi, yoksa
öneriye davet mi olduğunu ayırmak çok önemlidir. Şayet irade beyanı bir öneri ise, öneriyi
yapan irade beyanı ile bağlı olacak ve karşı tarafın bu beyanı kabul etmesiyle sözleşme
meydana gelecektir. Hâlbuki irade beyanı öneriye davet ise, bunu yapan kimse hiçbir şekilde
bu beyanla bağlı olmayacak ve karşı tarafın cevabı üzerine sözleşmeyi yapıp yapmamakta
serbest olacaktır. Bir beyanın öneri mı yoksa öneriye davet mi olduğunu belirlemek için,
güven teorisi ışığında gerek beyanın içeriğine, gerekse beyanın yapıldığı hal ve şartlara
6 / 13
bakılmalı ve bu şekilde bir neticeye varılmalıdır. Yapılan irade beyanı sonrasında karşı tarafın
soru sorma isteği ve gereksinimi yoksa bu bir öneritır.

Öneri, kural olarak yapan kişiyi bağlar. Diğer bir deyişle öneri, muhataba sözleşmeyi kurmak
imkânını verir ve öneride bulunan buna engel olamaz. Ancak bağlayıcılığı olmayan öneriler
de vardır. Bunlar:
1.- Öneri yapılırken kişi bununla bağlı olmadığını belirtebilir. Bu durum üç şekilde ortaya
çıkabilir:
a– Yapılan beyan bir öneriye davetse
b- Öneriyi yapan gerçek bir öneride bulunmakla beraber, kabul beyanı kendisine ulaşıncaya
kadar önerisinden dönebilme hakkını saklı tutmuşsa
c– Öneriyi yapan gerçek bir öneride bulunmakla beraber, kurulan sözleşmenin kendisini
bağlamadığını belirtmişse yapılan öneri bağlayıcı olmaz.

Niteliği gereği bağlayıcı olmayan öneriler olabilir. İşin özelliğinden bağlanmama niyeti
anlaşılıyorsa bu öneriler de bağlayıcı değildir. Örneğin, gazetede yer alan “son ütücü
aranıyor” ilanı bir öneriye davettir. Zira ilanı verenin her gelenle sözleşme kurma arzusunda
olmadığı işin özelliğinden anlaşılır. İlanı verenin bunu ilanda açıkça yazmasına gerek yoktur.

Süreli bir öneri de bulunulmuşsa, belirlenen süre dışında kişi önerisi ile bağlı değildir. Burada
belirlenen süre beyanda bulunmasından, yani önerinin yapılmasından itibaren başlar. Süresiz
önerilerde ise öneride bulunanın ne zamana kadar önerisiyle bağlı kalacağını kanun hazır
olanlar arasında ve hazır olmayanlar arasında ayırımı yaparak düzenlemiştir (TBK m. 4 ve 5).
Hazırlar arasında yapılan önerilerde, yani kurulacak sözleşmenin taraflarının derhal cevap
verebilme imkanına sahip olduğu durumlarda, öneride bulunulan muhatap bunu derhal kabul
etmezse öneri artık öneride bulunanı bağlamaz ve öneriyin hükmü sona erer (TBK. m. 4)
Aynı mekandaki, telefondaki yahut online görüşen kişiler hazır kimseler olarak kabul
edilmektedir.

Buradaki derhal deyimi anında demek değildir. “Derhal” ibaresinden maksat, müzakerenin
kesilip tarafların ayrılmasına kadar geçen süredir. Burada önerininn önemine göre gerekli
düşünme süresi verilir ve bu süre içinde cevap verilmezse öneri reddedilmiş sayılır.
Muhatabın susması kural olarak önerinin reddedilmesidir. Zira kişi kendisine yöneltilen
7 / 13
öneriyi reddetmediği için sözleşmenin kurulması gibi bir durumla karşılaşması geçerli bir
durum oluşturmaz.

Hazır olmayanlar arasında yapılan öneriler, zamanında ve geçerli olarak hazırlanmış cevabın
ulaşacağı dakikaya kadar onu yapan kişiyi bağlar. Bu tür önerilerde süre 3 sürenin
toplanmasıyla bulunur. Bu süreler, *öneriyin muhataba varma süresi, *muhatabın düşünme
süresi ve *kabulün varma süresidir. Muhatap cevabını en az önerinin gönderildiği araçla
yollamalıdır. Bu araçtan daha hızlı bir araç seçebilirse de daha yavaşını seçemez. Mesela
mektupla yapılan öneriye faksla cevap verebilir.

Öneride bulunan herkesçe bilinen bir durum olmadıkça önerinin muhataba zamanında varmış
olduğunu düşünmekte haklıdır. Muhatabın kusuru olmadan kabul cevabının gecikmesi
halinde, geç gelen kabul sözleşmeyi kurmaz. Kabul haberi öneri geciktiği için gecikse bile
yine de geçerli olmaz.

Önerinin geri alınması iki ihtimalde mümkündür. Birincisi, öneriden önce veya öneriyle
birlikte geri alma beyanı muhataba ulaştırılmışsa, ikincisi öneriden sonra muhataba ulaşmış
vazgeçme beyanı öneriden önce muhataba bildirilmişse öneriden dönmek mümkündür.

2. Kabul

Kabul, yapılan bir öneriye karşılık muhatap tarafından öneriyi yapana yöneltilen ve akdi
öneriye uygun olarak meydana getirme arzusunu kesin olarak ifade eden irade beyanıdır.

Özellikleri:
* Kabul mutlaka önerinin yöneltildiği şahıs tarafından yapılmalıdır. Kendisine öneri
yöneltilmiş olmayan bir kimsenin beyanı kabul etmesi ancak yani bir öneri oluşturabilir.
* Muhatabın beyanı öneriyi kayıtsız-şartsız kabul etmelidir. Esaslı unsurlarda olmasa
bile, evetin dışında ileri sürülen bir “ama” bu beyanı kabul olmaktan çıkarıp yeni bir öneri
haline getirir.

Kabul açık bir irade beyanıyla yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Zımni kabul
iradeyi gösteren bir davranışla olabilir. Mesela sipariş edilen malın gönderilmesi bu
şekildedir.
8 / 13
Kural olarak, “susma” hukukta bir irade beyanı değildir ve öneriye karşı bir cevap vermeyen
(susan) muhatap öneriyi kabul etmiş sayılmaz. Hatta öneriyi yapan önerisinin reddedildiği
bildirilmezse muhatabı öneriyi kabul etmiş sayacağını önerisinde belirtmiş olsa dahi sonuç
değişmez, zira kimse, kendi sebep olmadığı bir beyanı (soruyu) cevaplamakla yükümlü
tutulamaz ilkesi vardır. Ancak kanunen red cevabı vermek zorunluluğu varken muhatap
susmuşsa bu davranış kabul teşkil eder ve sözleşme kurulmuş olur. Ayrıca susan kişinin
susmasının bir kabul beyanı sayılmasını bilmesi veya bilebilecek durumda olması halinde bu
susma beyanı da bir kabul sayılmaktadır.

Kabulden önce veya kabulle birlikte öneriyi yapana kabulü geri alma beyanı ulaştırılmışsa ya
da kabulden sonra öneriyi yapana ulaşmış vazgeçme beyanı kabulden önce öneriyi yapana
bildirilmişse kabulden geri dönülmesi, yani kabulün geri alınması mümkündür.

Öneriyi yapanın veya muhatabın sonradan ölmesi veya ehliyetini kaybetmesi halinde,
sözleşmenin taraflarının kişilikleri önemliyse, yani şahsen yerine getirilecek bir edim söz
konusuysa bu durum öneri veya kabulün hükümsüz olmasına neden olur. Ancak
malvarlığından yerine getirilecek bir maddi edim söz konusuysa mirasçılar bu edimin yerine
getirilmesinden sorumlu olurlar. Borç ilişkisinin nisbi olması, bunun mirasçılara intikal
etmesini engellemez.

III. SÖZLEŞMENİN KURULMASI VE HÜKÜM VE SONUÇLARINI DOĞURMA  ANI

Sözleşmenin kurulması için öneri ile kabulün birleşmesi lazımdır. Bunun içinde irade beyanın
öneri ve kabul sayılıp sayılmayacağı ile irade beyanının ne anlama geldiği “güven teorisi”
çerçevesinde değerlendirilir.

Güven teorisine göre bir şahsın davranışının dürüstlük kuralı uyarınca kendisine yapılmış bir
irade beyanı saymakta haklı görünen kimseye karşı, sözü geçen davranış bir irade beyanını
unsurlarını ve özellikle hukuki sonuca yönelmiş arzuyu taşıması dahi irade beyanı varmış gibi
hukuki sonuç doğurur. Bir davranışın öneri veya kabul teşkil edip etmediği bu esasa göre
belirlenecektir.

9 / 13
Tarafların esaslı unsurlarda anlaşması sözleşmenin kurulması için yeterli ve gereklidir.
Örneğin satış sözleşmesi kurulmak isteniyorsa tarafların satış konusu şey ve satış bedeli
üzerinde anlaşmaları yeterlidir. Belirli yan noktalar gündeme getirilmişse bunlarda da
uyuşmanın sağlanması gerekir. Taraflar işi uzatmamak için belli yan noktaları belirlerler ama
bunlar üzerindeki anlaşma ertelenebilir. Bunların belirlenmesi sözleşmenin kurulmasını
engellemez. Bu belirlenen ve ertelenen konularda ihtilaf çıkması halinde bunlar MK m.2’ye
göre hakim tarafından işin niteliğine göre doldurulur (TBK m. 2). Bu noktalar hiç gündeme
gelmezlerse kanunun tamamlayıcı hükümleri yoluyla sözleşme boşluğu doldurulur.

Sözleşmenin Kurulması Anı ve Hükümlerinin Yürürlüğü:

a. Hazır Olanlar Arasında Sözleşmenin Kurulması: Öneriyi yapan kabul beyanını
yapıldığı anda öğreniyorsa, sözleşme kabul beyanının yapıldığı anda kurulmuş olur ve
hükümleri de o anda yürürlüğe girer. Fakat taraflar sözleşmenin hükümlerinin yürürlüğe
girmesini belli bir vadeye bağlamışlarsa, sözleşmenin hükümleri o tarihte yürürlüğe girer.

b. Hazır Olmayanlar Arasında Sözleşmenin Kurulması: Hazır olmayanlar arasında
kabul beyanının öneriyi yapan kişiye ulaşması için kabul beyanı oluştuktan sonra *Gönderme,
*Varma ve *Öğrenme anı şeklinde üç aşamanın geçmesi gerekir. TBK. m. 5, kabul haberinin
öneriyi yapana varma anında sözleşmenin kurulacağı esasını kabul etmiştir. TBK. m. 11 ise
kabul haberinin öneriyi yapana vardığı anda kurulan sözleşmenin kabul haberinin gönderildiği
andan itibaren hükümlerini doğuracağı, yani kabul haberinin gönderildiği tarihte sözleşmenin
geriye etkili olarak yürürlüğe gireceği esasına yer vermiştir. Bunun nedeni, irade uyuşmasının
gönderme anında gerçekleşmesi ve gönderme ile bu iradenin bozulma imkânının kalmıyor
olmasıdır.

Böylece öneriyi yapana gönderilen kabul haberi yolda kaybolur ve öneriyi yapana ulaşmazsa
sözleşme kurulmayacaktır, fakat kabul haberi öneriyi yapana ulaşmışsa, kurulmuş olan
sözleşme geriye etkili olarak kabul haberinin gönderildiği tarihte yürürlüğe girmiş ve
hükümlerini doğurmuş sayılacaktır.

Kanun sözleşmenin kurulmasında kabul haberinin öğrenilmesini değil, ulaşmasını aramıştır.
Böylece kabul haberi öneriyi yapanın egemenlik alanına ulaşmakla birlikte, onun tarafından
10 / 13
öğrenilmeden zayi olmuşsa (ele geçen mektubun okunmadan önce başkası tarafından yok
edilmesi gibi) sözleşme yine de kurulmuş sayılacaktır.

ÇALIŞMA SORULARI

Soru 1: Sözleşme hangi tür hukuki işlem grubuna girmektedir?

Soru 2: Öneriye davet nedir? Bir örnek veriniz.

Soru 3: Öneride bulunan ne zamana kadar önerisiyle bağlı kalacaktır?

Soru 4: Kabul beyanı ile sözleşmenin kurulması için tarafların hangi konularda uzlaşmış
olması gerekir?

Soru 5: Sözleşme hangi anda kurulur ve hangi anda hüküm ifade eder?

Leave a comment